KADİM ZAMANIN GÜCÜ DEĞİŞENİ ANLAMAKTIR
Kapitalizmin çözümsüzlüğü derin çatışmalara ve değişime alan açıyor.
İnsanın peşinde koşacağı, uğruna mücadele edeceği idealleri olmalı. İdeal sahibi olmayan hiçbir insan, hayatın hazını tam manası ile alamaz. Yaşadığı zamana anlam kazandırmak ve mücadelenin bilincine varmak insanın en büyük özlemi olmasa, yaşamanın pek anlamı kalmaz. İyi yaşam bilincinin ve eşit olma duygusunun yarattığı hikaye, insan yaşadığı ilişkileri değiştirmeye zorluyor. İnsanların toplumsal zenginliklerde aldığı pay, onaların farklı kategörülere ayırmış durumda. Farklı sınıflar dediğimiz şey tamda bu noktada ortaya çıkarıyor. İnsan dünyasındaki sosyal ve ekonomik farklılıklar, düṣüncede etkili oluyor. İnsanın büyük çoğunluğu dramlarla dolu bir hayat yaşıyor. Bunun gizlenilir bir yanı kalmadı. İnsanların iyi yaşam arayışı, toplumsal çelişkiler ortaya çıkarıyor. Toplumsal gerginlikler üretilenin adaletsizce ve eşit olmayan bir dağılım üzerinde şekilleniyor. İnsan dünyasında yaşanan eşit olmayan koşullar, insan tarafından yaratıldığı bilinci ilerledikçe, toplumu ayakta tutan toplumsal dinamikler iç çatışmaya doğru evrilen bir süreç geliştirir. İnsanların irade gücü tamda böyle zamanda etkili olmaya başlar ve arayışa girer. Kollektif bilinç õrgütlü hale gelir ve değiṣimde etkili olur. Tarihin hafızası güçlüdür. Yaşanan ne varsa bir yerlerde kayıt altındadır. Bilim uğraştığı her alanda aydınlık ve güzellik yaratıyor.
Marksizm insan merkezine koyan bir hümanist dünya görüşüdür. Ve din üzerinde kurgulanan hümanizmi tümüyle reddeder. Kapitalizmde hümanizmin bir demagoji olduğunu bilir. Marksizm insan için zararlı hale gelen ve insan sömürüsünü dolaylı, yada dolaysız savunan bütün burjuva ideolojik çizgilerde ayrılır. Marksizm, insanın sömürüde kurtulmanın teorik ve politik argümanlarını ideolojik bir espri ile besler. Bu noktada çözüm üretmeyen bir ikilemin içinde değildir. Dünyayı ezilenler adına değiştirmenin çözümü için, sistemle uzlaşan burjuva ideolojinin çeşitli varyantarı ile mücadele eder. İnsan bilincini değişmenin merkezine koyar. Kapitalist sistem kendi sınıf çıkarları dışında bir değer taşımaz. Bu nedenle insana yaşatılan acıların temelinde kapitalist sınıfın benciliği bulunuyor. İnsanın zorluklarda kurtulma arayışı her zaman var ola geldi. İnsan tarihi sınıflar arası çatışma ve mücadele tarihidir. İşte Marksizm bu tarihin içinde ortaya çıkan bir gelecek ideolojisidir. Bu iddaa ilk anda kapitalist sistemle uzlaṣmamayı ilke olarak savunur.
Marksizmin kimi uygulamalardaki başarısız sonuçları, kimi problemler üzerinden yeniden düṣümeyi zorulu kılmıṣ durumda. Marksizme yakın ideolojik çevreler elbette olacak. Marksizm bunlarda öğrenmeyi hiçbir koşulda yadsımaz. Bilimsel cepde güçlü bir etki yaratan sosyalizm teorisi, gelecekte tamamen daha farklı yaşanacak bir dünya insana sunuyor.
Marksizm, kendisinden önce yaratılan bilimsel değerleri ve teknolojik gelişmeleri inceleyerek yeni algoritmalar karmaşası üzerinde gelişme gösterdi. Yeni paradigmaları besleyen ve anlatan ideolojik bir espri zenginliği yaratı.
Doğanın yasalarında planlanan bir şey yoktur. Her ne varsa hareket halindedir ve kendi kendini yaratıyor. Marksizm geleceken söz ederken değim yasasında kopmaz. Marksizmde söz ederken, bilimsel bir olgudan söz ediyoruz. Belkide Marks’tan önce bilimsel araştırmalar olmasaydı, marksizm olmayacaktı. Farklı bilimsel çalışmalar ve araştırmalar olmasaydı, marksizm güçlü bir ideolojik açıklamada marhum kalacaktı. Çok somut olarak “1859’da yayınladığı “Türlerin Kökeni” adlı kitabı, canlıların ortak atalardan evrilerek çeşitlendiği düşüncesinin geniş kabul görmesini sağladı” Ütopik sosyalistler dünyayı anlamaya çalışırken, aydınlatıcı bir dizi teorik öngörülerde bulundular. İnsan evrimi kendi diyalektiğini izledikçe, insan dünyasında ortaya çıkan sorunlara yanıtlar arandı. Bilim değişimde söz ederken, değişmeye neden olan toplumun dinamikleri üzerinde analizler insan sunuldu. Oldukça çekici hale gelen ve yeni argümanlarla beslenen insan geleceği komünizm gibi toplumsal yaşamla taçlandırıldı.
Marksizmde yeni fikirlerle beslemek, bilimsel gelişmenin olmazsa olmazıdır. Dünyayı değiştirme mücadelesi sıradan bir olay değildir. 21. yüzyılda bilim yeni gelişmeler öncü oldu. İnsanın çözemediği en önemli sorun, insanın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal problem oldu. Bu nedenle acilen çözülmesi gereken ekonomik ve sosyal projeler üretmektir. Marksistlerin duyarlılık gösterdiği yaşam eşitliği üzerinde ki analizler düne göre daha anlamlı hale geliyor. İnsanın içine sürüklendiği eşitsizliği sorgulama konusunda, sosyal bilimciler devrimci davranmak zorundalar. Gelecek insan toplumun, yani komünizme doğru götüren marksist paradigmalar üzerinde tartışmak bugün daha anlamlı hale geliyor. Dünya’ya da birçok farklı ideolojik çizgiler geçmişte etkili toplumsal muhalefet oldular. Örnek olarak din çok belirgin yalanlarına rağmen, toplumda muazzam bir ideolojik güç haline geldi. Kapitalist ideoloji bugünkü dünyamıza hükmediyor. Marksist paradigmalar hala gelecek topluma ışık olacak niteliklerini koruyor.
Evet gerek bilim, gerekse teknoloji eşi benzeri görülmeyecek düzeyde gelişiyor ve ilerliyor. Öylesine hızla değişen bir dünyanın içindeyiz ki, geleceğe hazırlayacağımız ufkumuz bizi daha zor sorunlarla yüzleştiriyor. Kaotik bir dünyaya doğru sürüklenen insanın önünde acilen çözülmesi gereken sorunlar bulunuyor. Uzun ve kısa sorunları birbirinden ayırmanın zamanı daralıyor. Küresel ısınma, bu bağlamda iklimsel değişimler, dünya ekonomisindeki kriz, artan eşitsizlik ve yoksulluk, iş dünyasında ki da daralma, çalışanların parçalanmışlık hali devasa sorunlar gebe görülüyor. Günlük hayata ve geleceğe ilişkin ideolojik sunumlar, kaotik dünyamızın sorunlarında çıkışını aydınlatmalıdır. İnsan, özellikle Marksistler dünyada olup-bitenlere farklı pencereden bakmalıdır. Bilimi anlamayan, teknolojiyi tanımayanın geniş düşünme esprisi olamaz. Artık güç sahibi olmak, bilimi ve teknolojiyi tanımaktır. İnsanlar artık, tanrının yardımına, dine, duaya, meleklere ve perilere inanma yerine, kedi geleceklerini bilimde ve teknolojide görüyorlar.
İnsan tarihi başarılarla doludur. Bu başarılar olmasaydı, insan krizde boğulurdu. İnsan tarihinde yaşanan her ileriye yönelik hamle, geleceğe olan umudu güçlendiriyor. İnsanın karşılıklı sorumluluk duygusunun gelişmesinde etkili oluyor. İnsan hikayesindeki başarılar, bugünün ve geleceğin güzel günlerini hazırlıyor. Bugünkü temel problemi, gezegene ait ne varsa korumak, insan dünyasındaki eşitsiz koşulları ortadan kaldırmaya odaklanmalıyız.
Robert Pekoz