
Kimliksiz Kürtler Suriye devletinin bütün faaliyetlerinde ve yeniden inşasında yer alacak. Yani Kürtler şimdi yalnızca Rojava’da değil, bütün Suriye’de söz sahibi olacak. Bu büyük bir kazanımdır. Öylesine zor bir süreçten geçiyoruz ki, herkes sorumluluğunu bilmeli. Büyük laf edip, hiçbir şey yapmayan çevreler lütfen biraz durun. Durun biraz ve sabırlı olun. Suriye’deki süreç Abdullah Öcalan’ın stratejisine uygun ilerliyor.
Erdoğan’ın politik perspektifinde var olan yayılmacı ve işgalci strateji tıkanmış durumda. Suriye’deki yeni denklemde Erdoğan’ı ciddiye alan yok. Suriye’nin yeniden inşasında TC’nin fazla sözü olmayacak. Ancak bütün politik aktörler biliyor ki, Erdoğan kolay kolay rahat durmaz. “Bir gece ansızın gelebiliriz” cümlesinin hazında kendini kaybederek, Suriye’de yeni oluşan duruma sorun çıkarabilir.
Ayrıca Türkiye’de Kürt-Türk “kardeşliğini” düşmanlığa çevirirse sürpriz olmaz. Erdoğan denince akla her olumsuzluk geliyor.
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye hükümeti arasında imzalanan 8 maddelik anlaşmaya ilişkin, sosyal medyada bolca yorum ve fazlası ile değerlendirmeler söz konusu. Taraflı tarafsız köşe yazarları, yorumcular anlaşmayla ilgili ilginç değerlendirmeler yapıyor. Anlaşma metni üzerinde ABD, Batı Avrupa ve diğer ülkelerin önemli açıklamaları oldu. Tarihe iz bırakacak bu anlaşma metninin, Ortadoğu’da yeni bir dönemin başlamasına vesile olduğu kesin. Anlaşma yapan politik güçlerin ideolojik ve politik farklılıkları göz önünde bulundurulursa, Suriye’deki çatışmalı politik atmosferin yerine, tamamen yeni ve birleştirici gönülleri rahatlatan bir anlaşma yapıldı. Kim bu anlaşmaya ön ayak olursa olsun, hangi küresel güç Suriye’deki iç çatışmanın durmasını sağlamışsa, olumlu bir adım olarak kabul etmek gerekiyor. Küresel güçler kendi çıkarları için yapıyor türünde basit bilinen sırada açıklamalar itibar etmemek gerekir. İnsanların öldürülmesi hiçbir koşulda kabul edilmemeli. Kürtler Suriye’de barış isteyen belki de tek toplumsal örgütlü güç oldu.
Suriye’de değişen konjonktür ve oluşan yeni duruma karşı en duyarlı politik kesimler Kürtlerdir. Kürtlerin Suriye’de oluşan yeni denkleme başından beri yapıcı ve birleştirici bir rol üstlendiler. Yeni oluşan politik atmosfere karşı sorumlu davrandılar. Suriye’nin parçalanmış halini reddederek, birleşik bir Suriye esprisini öne çıkardılar. Sabırlı olmayı ve çelişkileri derinleştirmeden kaçınan bir politik vizyon ürettiler. Şayet bugün Suriye’de toplumsal bir barıştan söz ediliyorsa, bunda Suriye Demokratik Güçleri’nin çok önemli bir payı olduğu inkar edilemez. Suriye’de Rojava’yı temsilen Mazlum Abdi ile cihatçı Colani arasında yapılan anlaşmayı sabote etmek için, Suriyeli Aleviler’e barbar saldırılar gerçekleştiriliyor. Suriye’deki iç barışı sabote etmek adına, devreye alınan bu vahşi saldırının hesabı mutlaka sorulmalıdır. İddialar arasında TC’nin Alevi katliamın örgütleyici olduğu söyleniyor. Suriye’deki dramatik Alevi katliamı, Erdoğan’ın dış politikasına uygundur. Ayrıca İslamcı barbarlık şimdiki Suriye’de, düne göre daha özgür bir durumda. Yapılan anlaşmada İslamcı çete terörünün önü alınmış görünüyor. Abdi ile Colani arasında sağlanan anlaşma gerçekte bir devlet politikasına dönüşür mü sorusu anlam kazanıyor. Bir devlet ciddiyeti ortaya çıkması için yazılı ortak metine her iki tarafta saygı duyarak hemen pratiğe uygulanmalı. Askıda kalacak bir anlaşmanın kıymeti olmaz. Pratik uygulamaya mutlaka başlanılmalı.
Üzerinde anlaştıkları metinde demokrasiye ait rasyonel ve mantıklı görüşler var. Anlaşılır bir metne iki taraf da imza atmış. Burjuva demokrasinin sınırları içinde metnin içeriğinde sorun yok. Sıra sekiz maddenin pratiğe uygulamada nasıl yansıyacağında. Uygulamanın pratiğinde problemlerin olacağını yadsımak mümkün değil. İki lider arasında varılan mutabakatın yürümesi için, TC ordusunun Suriye topraklarından çekilmesi önemli. Diğer İslamcı çetelerin Suriye’de faaliyetlerine son vermesi gerekiyor. Sekiz maddelik metin iyi. Suriye’deki farklı etnik kimlikler ayrım yapılmadan, eşit vatandaşlık ilkesi etrafında toplumsal bir birlik yaratılmış. Ahmet Şara’nın geldiği nokta çok önemli. Değişimi ister bir zorunluluktan, isterse fikirsel değişimden olsun, her iki durum da iyiye doğru giden bir adımdır. Elbette sürecin kendisine göre problemleri vardır. Bu göz ardı edilmemeli. Demokrasiye inanmayan insanlarla birlikte yol yürümek, her olumsuzluğa ve çatışmaya açıktır. Düşman radikal İslam olunca, Kürtler çok çok dikkatli olmak zorundalar.
Suriye’deki konseptin kimilerini rahatsız edeceği kesin. Suriye’deki barış kimi komşu devletlerin işine gelmediği anlaşılır bir durum. Örneğin: Erdoğan’ın Kürt sorunu üzerinde politika yapmasının maddi koşulları kalmadı. Artık “PKK terörü” üzerinde tepinip durmayacak. Erdoğan’ın demokrasiye inanan bir lider olmadığı bilinen bir durum. Kürtlere ve Türklere demokrasi tanımayacak. Erdoğan iktidar gücünü elinde tutmaya devam ederse, Türkiye’nin geleceğinde demokrasinin sözü edilmez. Erdoğan Kürtlerle barışık bir süreç inşa etmek istiyorsa, Suriye’de yaşanan duruma benzer bir ön protokol hazırlar, iki tarafın rızası üzerine bir anlaşma yapar. Böylece Kürtler Erdoğan’a az da olsa güvenmeye başlar. Bunun dışında, iç politikada Erdoğan’a verilecek bir politik destek yanlış olacaktır. Türkiye’de İslamcı faşist rejiminin tam bir dikta otoritesinin oluşmasına Kürtler yardımcı olmamalı. Erdoğan’ın Kürt sorunu yoktur, hiçbir zaman olmadı. Bu gerçek bilinsin isterim. Suriye’de belki demokrasi olur, Erdoğan’ın iktidarında Türkiye’de demokrasi olmaz.
Erdoğan Suriye’deki yenilgiyi kolay kolay sindirmez. Şimdi Erdoğan ve sözcüleri bir sınavda. Sıkıştıklarında sık sık Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduklarını iddia ediyorlardı. Şimdi Erdoğan’ı Suriye’de tutan hiçbir gerekçe kalmadı. İşgalci değillerse, TC ordusu hızla Suriye’nin topraklarında çekilmelidir. Fakat Erdoğan çok özel bir durum olmadıkça, Suriye’den çekilmez. Küresel güçler Erdoğan’a ayar vermedikçe, Erdoğan Suriye’de kalmaya devam eder. Erdoğan Suriye’deki yeni oluşumu desteklemez. Destekler gibi görünse de koşullardan dolayı, oluşan ortaklığı bozmak için çabalar. Mutabakat sağlanan metinde, Suriyeli olmayan güçleri kabul etmek gibi bir anlaşma yok. Dolayısıyla Erdoğan Türk ordusunu Suriye’den zaman kaybetmeden çekmeli. Suriye’de kaybeden Erdoğan ve Bahçeli oldu. Kazanan Kürtler. TC’nin Suriye’deki işgaline son verilecek. Erdoğan’ın yönettiği İslamcı cihatçı çeteler Suriye’de terörist olarak görülecek. Erdoğan’ın yönlendirdiği terörist çeteler ya Suriye’den çekilecek, çekilmezlerse düşman muamelesi görecekler.
Erdoğan Türkiye’yi yönetecek durumda değil. Ama kolay kolay pes edecek ve gerçeğini kabul edecek bir rasyonel adam da değil. Toplumsal problemleri çözecek yeteneği de yok. Kendi lüks saltanatında bir adım geri adım atmıyor. Yönetemeyen bir diktatör, şiddet ve yasakçı yöntem kullanır. Büyük olasılıkla DEM Parti’den destek alma şansı da kalmadı. Türkiye’de Kürt sorunu demokratik bir bazda Erdoğan’a ve Bahçeli’ye rağmen çözülecek. Dolayısıyla Erdoğan içerde çok sıkışmış durumda. Kürtler şayet Erdoğan’a destek vermezlerse, Erdoğan’ın Türkiye’de fazla bir ömrü kalmaz. Kürtlere uzatılan elin çıkar odaklı olduğu ve ince hesaplar temelinde yapıldığı kesin. Erdoğan’ın politik stratejisinde Türkiye’de ölene kadar iktidarda kalmak var. Yeni anayasa dedikleri hikaye, Erdoğan’ı koruma altına alınması içindir. Erdoğan’ın neyi eksik şimdi ki anayasada. Eksik olan tek şey, Erdoğan’ın ömür boyu başkan kalacağı maddesidir. Erdoğan için anayasada eksik olana, Erdoğan zaten uymuyor.
Türkiye’de yaratılan politik ve ekonomik kriz devasa büyüklükte. Erdoğan’ın krizi aşma şansı yok. Dışarıdan kredi bulacak durumda değil, diktatör hiçbir devlete ve finans kuruluşuna güven vermiyor. Türkiye’de yoksul ve aç bir toplum yarattı. Erdoğan’ı riskli bir gelecek bekliyor. Durmadan milletvekillerini satın alıyor. Yerel seçimlerde kaybettiği iradeyi zorla ele geçirmeye çalışıyor. Tek umudu DEM Parti’ye bağlı. Kürtleri manipüle edebilirse belki rahat nefes alabilir. Bunun dışında, Erdoğan kurtulmak için darbe senaryosunu unutmaz. Şayet inanırsa darbe yapmaktan asla çekinmez.
Erdoğan, muhalefetin önünü kesmek için daha büyük kaos yaratacak provokatif olayları Türkiye’nin gündemine getirecek. CHP’yi okun hedefine koymuş. İmamoğlu’nun başına her an bir çorap örmesi mümkün görünüyor.
Robert Peköz