İşçiler!
Son 15-20 yıldır yaşadığımız Avrupa ülkelerinde gerici, ırkçı ve faşist örgütlenmelerin yükselişine ve ciddi bir kitle desteğine ulaşmasına şahitlik ediyoruz.
Haziran 2024’de yapılan Avrupa Parlamento seçimlerinde başta Almanya olmak üzere Fransa, İtalya, Avusturya ve Belçika gibi ülkelerde muhafazakar ve gerici, ırkçı, faşist örgütlenmelerin birinci değilse bile ikinci güç olarak ortaya çıkmaları durumun ciddiyetini gözler önüne sermektedir.
Yine Şubat 2025’te yapılan Almanya genel seçimlerinde muhafazakar Hıristiyan Birlik Partisi’nin (CDU/CSU) birinci ardında oylarını ikiye katlayarak ikinci sıraya geçen Almanya için Alternatif partisinin (AfD) bu denli kitle desteğine ulaşması hayrı alamet değil.
Emperyalist kapitalizmin ekonomik krizinin kitlelerde yarattığı hoşnutsuzluk, gerici ırkçı politikalarla faşist örgütlenmelerin güçlenmesinin sebeplerinden yalnızca bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer tarafta aşılamayan ekonomik krizin siyasal krizlere yol açması, iktidar sahiplerinin gerici ırkçı örgütlenmelerin önünü açmalarına olanak sağlamaktadır. Avrupa devletlerinde ordu ve polis teşkilatları başta olmak üzere bürokraside örgütlenmeler ve giderek sokaklara hakim olma eğilimi artıyor. Günden güne sayısı artan Neo Nazi çeteleri, özel polis birimlerinin ırkçı Whatsapp yazışmaları ve ulusal bayrakların dalgalandığı çiftçi protestoları gibi örnekler bu durumun en göze batan göstergeleridir.
Yoldaşlar!
Yaşadığımız Avrupa ülkelerinde faşist, ırkçı, gerici örgütlenmelerin yeniden atağa kalkmasının zemini vardır. Ekonomik krizlerini aşamayan sermaye iktidarlarının yeniden diktatörlüklere başvurma olasılığı yüksek ve bunun maddi temelleri vardır!
Geçtiğimiz yüzyılda ruh hastası diye aşağılanan Adolf Hitler’in insanlık dışı uygulamalarına tüm insanlık şahitlik etmiştir. Batı Alman emperyalizminin, faşizmin ve ırkçılığın bir daha gelişmiş Alman demokrasisinde söz konusu olamayacağı beyanlarına inanacak kadar saf değiliz.
SEÇİM İÇİN DEĞİL DEVRİM İÇİN!
Emperyalist odaklar arasındaki rekabet şiddetleniyor! Öyle ki dönem dönem birbirilerine karşı dişlerini gösteriyorlar. İşçi ve emekçilerin sosyal fonlarından yaptıkları kesintilerle yeniden silahlanma yarışına girdiler! Yıllardır uygulamaya koydukları baskı, talan ve sömürü politikalarıyla, işçi ve emekçilerin daha da yoksullaşmasına sebep oluyorlar! Bu durum dünyamızın dört bir yanında yoksulların ayaklanmalarına yol açıyor, yaşadığımız batı merkezlerinde görüldüğü gibi süreç faşizme evriliyor. Bu koşullarda giderek etkisizleşen sözüm ona sol ve sosyal demokrat örgütlenmelerin desteklenerek kitlelere yeniden umut haline getirmek bizlerin işi olamaz! Gittikçe kızışan bu süreçte reformizmin yeri yok, bizlerin keskinleşen saflarda konuşlanmamız gerekiyor. Bizler ADKM olarak Avrupa’da gelişen faşizm karşısında yerli antifaşist ve devrimci hareketler ile birleşerek, antifaşist mücadeleyi sınıf bilincimizle bileyerek ve yeni bir döneme girdiğimizin bilinciyle devrimci bir ruh kuşanmalıyız!
Birlik Mücadele Zafer
Avrupa Devrimci Komün Meclisleri