8 Mart 1857 ABD’nin New York kentinde bir tekstil fabrikasında yükselen alevler, bütün yeryüzü kadınlarının sosyal yaşamın içerisinde cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırma ve eşit koşullarda yaşama mücadelesinin meşalesini yakmıştır. İnsanlık tarihi boyunca yaşanılan bütün tecrübeler, içerisinde kadının olmadığı hiç bir mücadelenin başarı şansının olmadığını göstermiştir. Bunun içindir ki sömürgeciliğin hakim olduğu bütün coğrafyalarda sistemin sürdürülebilirliğini sağlanması için kadın sürekli topluma bir meta olarak sunulmuş, ikinci sınıf insan olarak gösterilmiştir.
Türkiye ve Kürdistan’da hayatın her alanında yükselen mücadelelerde kadının rolünü hisseden AKP-MHP
faşizmi, kadına yönelik şiddete karşı cezaları garanti altına alan İstanbul Sözleşmesini tek taraflı feshederek, kadına yönelik şiddeti devlet politikası haline getirmiştir. Büyük bir mağduriyet yaşayan kadınlar, neredeyse her gün eşleri, sevgilileri , babaları, abileri tarafından
öldürülecekleri günü bekliyor!
Dünyanın neresinde olursak olalım New York’ta tekstil fabrikasındaki kadınların acı çığlığını duymaya devam edeceğiz!
25 Kasım 1960 da Dominik Cumhuriyetinde faşist Trujillo hükümetine karşı ezilenlerin mücadelesine
öncülük eden Mirabel kardeşlerin estirdiği rüzgarı hissetmeye devam edeceğiz!
Çifte havuzlarda “Hadi cesaretiniz varsa içeri gelin” diyen, faşizmin kolluk kuvvetlerine meydan okuyan
Sabahat Karataş’ı duymaya devam edeceğiz!
Arin Mirkan, Ceren Güneş, Destan Temmuz, Sara, Rojbin Ronahi’nin ayak izlerine basarak yürümeye
devam edeceğiz.
KADIN
İnanırsa son sözü kendisi için söyler.
İdealleri uğruna yılmaz bir savaşçı olur.
İnadına bindi mi kavgada mutlaka kadın kazanır.
Kadın isyana durdu mu onu kimse durduramaz! “Kader” masaya ne kadar kart açarsa açsın, oyunda
yenilmeyen, resti gören yine kadın olur.
Kadın olmak büyük bir erdemliliktir, zarafettir, güzel olandır. Sevilenin yaratıcısı kadındır.
Kadın inceliktir, güzelliktir.
İnsanı seven, sayan ve değer veren bir melek varsa adı kadındır.
Sevgiyi bütün dünyaya yansıtan bir tanrı varsa adı kadındır.
Kadın bir sevdadır. Tükenmez bir hazinedir, geleceğin
umududur kadın.
Kadın aşktır, kavgadır.
Kısaca kadın yeniyi yaratmaktır.
Rosa Luxemburg ve Clara Zetkin ve niceleri yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.
Kadınlar olmazsa devrim olmaz, devrim olmazsa kadın kurtulamaz!
Avrupa Devrimci Komün Meclisleri