
Erdoğan’la başlayan süreçle seçimlerde hile ve zor yönteminin kullanıldığını bilmeyen siyasetçi yok. Bunu en çok da Erdoğan ve çetesi biliyor. Sivil siyaset eşit koşullarda yapıldığı zaman anlamlı olur. Burjuva demokrasisinin en belirgin karakteristik özelliği, oyların sandıkta güvence altına alınmasıdır. Türkiye’de seçimden bir yıl önce oyların çalınmaması ve muhalefet oylarının korunması için, teknik metotlar aranır. Ama yine de Erdoğan’ın hilelerine karşı başarılı olunmuyor. Muhalefet oylarının değiştirildiği ve çalındığı bir yönetimde, sivil siyaset ve demokrasi mümkün olmaz.
Türkiye’de “burjuva temelli” sivil siyaset mümkün müdür? Cumhur İttifakı’nın bugünkü politik söylemlerini ve uygulamalarını dikkate aldığımızda mümkün görünmüyor. Yani sivil siyaset büyük risk altında. Yanlışlık yapılıp Erdoğan’ın iktidarda kalması için verilecek bir destek, Türkiye halkları için felaket olur.
Erdoğan yönetimi, Erdoğan’dan farklı düşünen entelektüel, aydın, bilim insanları, gazeteci, iş adamları için defter tutan bir yönetim. Erdoğan’ın iktidarında muhalefet yapmak hapise atılma riskini oluşturuyor. Baṣşta Erdoğan ve ortağı olmak üzere, diğer iktidar sözcüleri farklılıkları kaldıracak bir demokrasi esnekliğine sahip değiller.
Anayasa uymayan ve anayasa kararlarını tanımayan bir cumhurbaşkanının yönettiği bir devletin sınırları içinde demokrasi olmaz. Bir yerde demokrasinin işlevsel olabilmesi için, iktidarda olanların demokrasiye inanmaları gerekiyor. Demokrasiye inanmayan birinden, demokrasi beklemek, kendi kendini aldatmaktır.
Türkiye’deki dikta rejimde anayasa, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasiyi Erdoğan’ın çıkarları belirliyor. Saray rejimi adım adım Erdoğan’ın ömür boyu başkan olacağı bir strateji geliştiriyor. Kürde uzatılan “kardeşlik ve huzur eli”, Erdoğan’ı geleceğini kurtarmaya yönelik hamlelerdir. Erdoğan’ın rahat uyuması için, Kürtlerin mutlak desteğine ihtiyacı var. Kürt desteği olmadan, Erdoğan’ın geleceği sorunludur Türkiye’de. Geleceğinin neden risk altında olduğu sorusuna yanıt vermek gerekir mi bilmiyorum. Erdoğan 23 yıldır suç işleyen, çok çok sabıkası olan bir lider.
Ama Erdoğan hangi akla Kürtlere zoru dayatıyor anlamak zor gerçekten. Hem Kürt desteğine büyük bir ihtiyacı var, hem de Kürtlere ya benim dediğimi yaparsınız, ya da sizi silahlarınızla gömeriz diyor. “Aklını peynir ekmekle yiyen” bu zavallı diktatör, Kürtleri en son tehdit edecek kişi durumunda.
Ekonomik olarak yoksulluğun ve açlığın toplumsal bir olguya dönüştüğü bir Türkiye yaratan Erdoğan, gelecek bir seçimde halkın desteğini alarak kazanma şansı yok. Kürtlerin desteğini bu politik yöntemle alma şansı bulunmuyor. Durmadan muhalefet partilerinden milletvekilleri satın alıyor. Erdoğan’ın iktidarda kalmak için almayacağı risk bulunmuyor. İç savaştan tutun da, darbe yapacak kadar gözü dönmüş bir “lider”.
Kaybettiğini hissederse Erdoğan’ın yapmayacağı hile bulunmuyor. Kendisine rakip olacak politik figürler hakkında sahte deliller üreterek ilerliyor. Örneğin İmamoğlu’na siyasi yasak gelebilir. İç savaşı provoke etmek için muhalefet liderlerini tutuklar. Siyasi, provokatif nitelikte cinayetlere başvurabilir.
Erdoğan iktidarına karşı örgütlü ve örgütsüz toplumsal eylemlerin ses çıkaracağı ve büyüyeceği uzak bir ihtimal değil. Erdoğan, yarattığı toplumsal yoksulluğa halkın isyan edeceğini biliyor. İşte “bin yıllık Kürt kardeşliğin elinin uzatılmasının” bir nedeni de bu olsa gerek.
Türkiye’de demokrasi her zaman sınırlı olarak var edildi. Zaman zaman darbeler yolu ile demokrasi rafa kaldırıldı. Dini radikalizm potansiyel bir tehlike olmaktan çıkmadı. Alevilere karşı fanatik İslamcılık harekete geçirildi.
Erdoğan’ın 23 yıllık iktidarı boyunca ekonomik ve politik perspektifi, yoksullaştırıcı politik uygulamaları darbe, baskıcı, şiddet, yasaklar ve terör şeklinde oldu. Muhalefette olan her kimse risk altında yaşıyor Türkiye’de. Erdoğan zamanında Türkiye açlar ve yasaklar ülkesi oldu. Bu ihtiraslı ve egosu yüzüne vurmuş diktatörden demokrasi çıkmaz.
Robert Peköz