Politik mücadelenin anlami üzerine

Makale

Dinsizin hakkından imansız gelir’ felsefesine uyumluluk göstermeyen bir sol politika yenilgiye açıktır. Devrimciler şiddet yanlısı değiller, ama düşmanın başka bir çözüm bırakmıyor.

Politika, evrensel olarak siyasi partilerin günlük dünyasında çokça kullanılan bir kavram. Politik mücadelenin değişik tanımlamalarına günlük hayatımıza bolca rastlarız. Bir tanıma göre: belli bir hedefe varmak için uzlaşma yöntemidir. Farklılıklar arasında iyi geçinmenin formülü diye iddia edilir. Bazılarına göre ise politika topluma hizmet götürme yarışıdır. Politikayı devlet işlerini düzenleme, örgütleme ve yürütme gibi bir espri içinde savunanlar da var. Politika ; kimi toplumsal gruplar arasında kararların alındığı, bir irade birliği olarak ifade edilir. Ayrıca başka bir iddia da kimi ilişkilerdeki hiyerarşinin görev ve statü dağıtılmasının politik olduğunu savunur. Politik mücadelenin bir tek tanımına rastlamak mümkün olmuyor. Ama yukarıda anlatmaya çalıştığım tanımların hiçbiri politik mücadelenin gerçeğine tam denk düşmüyor. Burjuva sınıf partilerin politik mücadele anlatımı tamamen bir manipülasyon hazinesidir. Konjonktüre göre kimlik kazandırılan politik söylemlerin ezici çoğunluğu halkı aldatmaya yönelik pragmatik ve palyatif iddialardır. Günlük hayatın gerçeğinde bir karşılığı bulunmuyor.

Burjuva ideologları, Politik mücadelenin ideolojik felsefesinin sınıflar arası bir iktidar kavgası olduğunu gizlemek için özel itina gösterir. Politik mücadelenin stratejik perspektifi iktidar mücadelesidir. Çünkü, en küçük bir toplumsal birimde bile, iktidar kavgası vardır. İktidar kavgası çıkarların paylaşılması mücadelesidir. Çıkarların çatışmasında her zaman uzlaşıcı bir zemin bulunmaz. Politika sınıf çıkarları bilinci üzerinde nitelik alır ve toplumun iç çatışmasına renk olur. Politik mücadelenin iktidar kavgasına dönüşmesi tarihsel bir realitedir. Politik mücadele konjonktüre göre değişir. Bazen çok keskin bir çatışmaya dönüşür, (bir savaş gibi) bazen uzlaşmacı bir özellik kazanır. Sınıflı toplumlarda politik mücadele çok boyutlu olarak yaşanır. Marksistler politik mücadeleye stratejik olarak bakarlar. Toplumlardaki güçler dengesi, mücadelenin niteliğini belirler.
Burjuva sınıfın çıkarları üzerine kurulu politik mücadelenin özü de bir iktidar mücadelesidir. İktidar mücadelesi çıkarlar çatışması olduğunda, burjuva sınıfın kendi içindeki mücadelesi kanlı çatışmalara neden olabilir. İktidarı ele geçirmek, büyük avantajlara vesile olduğundan, burjuva sınıfın kendi içindeki mücadelesi, her zaman uzlaşmacı bir nitelikte kalmaz. Politik mücadele ve politik mücadelede izlenilen yöntem, her durumda değişiklik gösterebilir. Değişmeyen tek şey politik mücadelenin bir iktidar ve çıkarlar mücadelesi olduğudur. İktidar değişikliği her zaman, burjuvazinin değişik kanatları arasında uzlaşmacı bir nitelik alabilir. Burjuva sınıf bir bütün olarak, kendi geleceğini riske atmaz. Devletin politikası bir bütün olarak burjuva sınıfının çıkarlarını korur. İktidar, hükümet gibi sistem içindeki göreceli değişmeler, burjuva sınıfın kendi iç çatışmasıdır.

Sık sık devletin baki olduğu demagojisi ile bolca karşılaşırız. Devletin bakiliği manipülasyonu, esasında toplumun ezilenleri aldatmaya yöneliktir. Hiçbir burjuva partisi politik olarak ezilenlerin çıkarlarını, özelliklede işçi sınıfının çıkarlarını savunma gibi programı olmaz. Politik söylemler belli zaman diliminde, daha çarpıcı bir şekilde aldatıcı olur. Burjuva partilerin pragmatik ve uzlaşmacı politikaları somut şartlara göre değişir.

İşçi sınıfı ile burjuva sınıf arasındaki politik mücadele, ideolojik ve teorik uzlaşmaya açık değil. İki sınıf arasındaki iktidar mücadelesi, şiddetli çözümü zorunlu hale getirmektedir. Devrimci mücadelenin stratejik hedefi, kapitalizmi zorla değiştirmektir. Çünkü burjuva sınıf kendi sınıf çıkarlarını korumak için zoru tek seçenek olarak alır. Kurduğu sömürücü barbarlığın değişmesine izin vermez. Çıkarları söz konusu olunca burjuva sınıf iktidarda kalmak için yapmayacağı kötülük ve almayacağı risk bulunmuyor. Bu görüşümü doğrulayacak binlerce kanıt var. Burjuva sınıf kendi geleceği için kendi anayasasını rafa kaldırdığı, işlevsiz hale getirdiği en tanıdık olgular arasında. İşçi sınıfı ile burjuva sınıf arasında ne ideolojik, ne de politik bir uzlaşma söz konusu. Burjuva sınıfının çıkarları söz konusu olunca; yıkamayacağı, talan etmeyeceği ve kan dökmeyeceği bir tek neden bulamayız.

Devrimci perspektifte politik mücadele, burjuva sistemini değiştirme stratejisi olarak bilinir. İktidar mücadelesi stratejik olarak hiçbir uzlaşmayı kabul etmiyor. Bunun tek sorumlusu burjuva sınıfın kendi sistemini korumak için göze aldığı risklerin taşıdığı tehlikedir ve bunun ezilenler ve sömürülen için ölümcül olduğu gerçeğidir. Devrimciler için politik mücadelede şiddet en sonuncu seçenektir. Savaş, terör, katliam, şiddet, kan ve idam gibi burjuvazinin başvurduğu yöntemler, marksist ideolojinin felsefesinde bulunmaz. Bir zorunluluktan doğan ve başka hiçbir seçenek bırakmayan burjuva sistem, marksist solu şiddet kullanmaya zorluyor. Devleti savunmayı ve korumayı ideolojik ve politik bir ilke olarak gören ve şiddet kullanmaktan asla vaz geçmeyen burjuva sınıfına karşı, Marksistlerin devrimci şiddet dışında bir alternatifleri yok. Sınıflar arası mücadelenin boyutu ne kadar keskin bir noktaya gelirse burjuvazi bir o kadar acımasız olur. Sana kurşun sıkana, savaş dayatana, gülle yanıt vermek aptalca bir davranış olur. Politik mücadele yöntemi konjonktüre göre değişir. Marksist ideolojide şiddet vazgeçilmez bir ilke değildir. Şiddeti felsefe olarak benimsemekle, şiddeti bir zorunluluk olarak görmek, anlamak farklı şeyler olduğunu anlamayanlar marksizmi anlayamaz.

İdeolojik mücadele ile politika arasındaki diyalektik kavranmadıkça, marksizm tam olarak anlaşılmaz. İşçi sınıfının olmadığı bir politik mücadelenin etkili olma şansı yoktur. İşçi sınıfı ile devrimci parti arasındaki ideolojik birlik, politik mücadelenin hedefe ulaşmasında etkili olabilir. Politik mücadelenin stratejik hedefi ile, taktik hedefleri aynı olmaz. Marksistler politik mücadeleyi toplumsal gerçeklik üzerinde yapar. Demagoji, yalan, abartı, halkı aldatma ilkelerinde bulunmaz. Devrimci radikal sol hareket, kapitalist sisteme karşı mücadele ederken, mücadele esprisini her an değişime açık tutar. İttifakları politik mücadelenin bir taktiği olarak benimser.

Politik mücadelede burjuva sınıfına karşı uzlaşmacı bir noktada olmak, başarısız olmakla aynı anlama gelir. Çok özgün durumların, yada koşulların farklılığı başka bir şey. Burjuva sınıfın politik çizgisi ve yöntemi kendi çıkarlarını korumaya odaklandığından, radikal devrimci haraketi düşman olarak görür. Komünistler sınıf temelli mücadelede uzlaşmacı ve esnek olamazlar. Çünkü düşman sınıf çok daha cani ve barbar. Politik mücadelede burjuva sınıf çok fazla diyebileceğimiz kadar bencil. Dolayısıyla burjuva sınıfın politik çizgisi değişmez. Onları değiştirmeye çalışmak, boşa uğraşmaktır. Bencil ve çıkarından başka bir şey düşünmeyen bir sınıfa karşı mücadele onun anladığı dilde olmalı. Sistem içi partiler, genel olarak tutsak partilerdir. Burjuva sınıfın esprisinin dışına çıkamazlar. Halkı aldatmak, yada manipüle etmek için konjonktürel söylemler üretirler. İddialarının hiçbirini yerine getirmeme konusunda hünerliler. Ezilenlerin toplumsal taleplerine en doğru çözümler öneren parti devrimci partiler olmuştur. Burjuva sınıfının karşı devrimci şiddetine karşı, işçi sınıfının şiddetinden başka çözümü yok. Yani ‘dinsizin hakkından imansız gelir’ perspektifine sahip olunmadan ve tamda bu noktada kararlı durmadan, burjuvaziye karşı iktidar mücadelesinde son sözü söylemek imkansız. Sınıf çelişkileri tabiatı gereği uzlaşmaz niteliktedir. Politik mücadelenin özü iktidar mücadelesidir. Burjuva sınıfın temel politikası zorla iktidarını korumaktır. Işçi sınıfının politik stratejisi iktidarı ‘zorla’ almaktır. Tam da bu noktada uzlaşma arayanlar radikal devrimci bir kimliğe sahip olamazlar.
Robert Pekoz.

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir