Dünyada barışa evet, emperyalist kapitalist küresel barış demagojisine hayır!
Uzun zamandır deforme edilen ve çarpıtılan Barış kelimesi üzerinde bolca demagoji yapılıyor. Barış
kelimesi, toplumsal değerinden koparılarak küresel bir manipülasyona dönüştürüldü. Barışı
bozanlar, savaşlara neden olanlar, barışın düşmanları, barış taşıyıcılar gibi görünüyor ve böylelikle
manipülasyon yaratıyorlar. Küresel barbarlar, var oldukça barış olmaz gerçeğini anlamalıyız. Çünkü
savaş- lar- ı çıkaran, toplumsal barışı bozan küresel güçlerdir ve kapitalist emperyalist sistemdir.
Bugün küresel güçlerin barış dediği şey, kendi aralarındaki rekabetin yarattığı çelişki ve rekabeti
zaman zaman sınırlamasıdır. Biz komünistler için savaş ölümdür, barış yaşamaktır. Barış yalnızca
silahların susması değil, bir bütün olarak silahların yok edilmesi ve insanın var olduğu her yerde
özgür ve eşit yaşamasıdır.
Barış, ikinci dünya savaşında, Hitler’ in Polonya işgalinin başlangıcı olarak anılıyor. Sovyetler
Birliği(SB) ve Varşova Paktı üyesi ülkeler, barış için bir dünya mücadelesi görevini hatırlatmak amacı
ile 1939 yılının 1- Eylül’ ünü ‘Dünya Barış Günü’ olarak kabul etmiştir. İkinci dünya savaşında SB ve
Varşova Paktı’ nın aldığı bu karar anlamlıdır ve anlaşılır bir tepkidir. Hitler faşizmine karşı
‘sosyalistler’ birlikte adımlar atarak Barışı göreceli de olsa aktüel hale getirdi. Ve barış, insan
dünyasında tarihsel bir anlama dönüştü.
Ancak o köprünün altından nice suların aktığını biliyoruz.
Simdi küresel barbarlar, savaş götürdükleri coğrafyalara, barış götürüyoruz diyerek halkları
manipüle ediyorlar. İnsan dünyasında Barış özlenir oldukça ve somut bir talep olarak öne çıktıkça,
kapitalist emperyalist sistem, dünya halkları ve ezilen ulusları aldatıyorlar. Sanki kapitalist sistem
filantropist değerler taşıyor gibi yansıtmaya çalışıyorlar. Oysa kapitalist emperyalist sistemin, barış
diye bir sorunu yoktur. Aradan yıllar sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981’ deki bileşiminde,
‘Genel Kurul’un açılış günü olan her Eylülün üçüncü Salı gününü, uluslararası barış günü ilan
etmiştir. Yani Birleşmiş Milletler, 21 Eylül’ü dünya barış günü olarak kabul etmiştir. Global olarak
dünyadaki barışın deforme edilmesinin yegane sorumluların Birleşmiş Milletler denen küresel
güçlerin örgütlenmesi olduğu da bilinmelidir. Biliyoruz ki kapitalizm var oldukça barış, toplumsal bir
olguya dönüşmez ve asla gerçek olmaz. Her 21 Eylül’ de, Birleşmiş Milletler merkezinde ‘Barış Çanı’
çalınır. Bu göstermelik göz boyama taktiği, savaşların yarattığı tahribatı sadece gizlemek içindir.
İşçiler, emekçiler ve toplumun tüm ezilenleri!
2
Biz elbette barıştan yanayız, ama biz barış dediğimiz zaman, küresel güçlerin kullandığı ve demagoji
konusu yaptığı barış değildir. Biz barış dediğimiz zaman, insanın yaşadığı bütün coğrafyada ırk, din,
dil ayırt etmeksizin; herkesin eşit ve özgürce yaşadığı bir toplumdan söz ediyoruz.
Kapitalist sistem, ekonomik ve politik bunalımın içindedir. Bu gerçekten hareketle, dünkü ve tabi ki
bugünkü ekonomik ve politik krizlerin yarattığı savaşlara bakmak gerekir. Emperyalist kapitalizmin
içerisinde bulunduğu ekonomik krizin yol açtığı politik krizlerini, birinci ve ikinci paylaşım
savaşlarında olduğu gibi yeniden savaşlarla aşma çabası içerisinde olduğunu görüyoruz. Başta
Ortadoğu ve Ukrayna olmak üzere dünyamızın birçok coğrafyasında artarak ve yayılarak devam
eden savaşlar, binlerce insanın ölmesine, yaralanmasına, sakat kalmasına ve yüzbinlerce insanın
yerini yurdunu terk etmesine ve zorunlu olarak başka alanlara göç etmesine sebep oluyor. Fakat bu
sefer küresel güçlerin istedikleri atı oynatma şansları yoktur. Toplumların önemli bir kesimi, küresel
güçlerin kendi gelecekleri için savaş çıkardıklarını, barıştan yana olmadıklarını anlıyorlar.
Emperyalist kapitalist blokların tüm dünyayı tahakküm altına alma ve dünyamızdaki enerji
kaynaklarını kendi kontrolleri altında tutabilme hırsının yaratmış olduğu girdap, bütün coğrafyamızı
hızla içine doğru çekmektedir.
İşçi ve emekçi haklarımız!
Avrupa ülkelerinde yaşayan biz Türkiyeli ve Kürdistanlılar başta olmak üzere bütün ezilenler olarak,
bölgemiz Ortadoğu' da, savaş ve çatışmaların yarattığı acıların ve gözyaşlarının yakın tanıklarıyız.
Emperyalist kapitalizme karşı savaşılmadan, faşizme karşı, devrim mücadelesini yükseltmeden
barışın kazanıl- a- mayacağını, en iyi bizler biliyoruz.
Barış, sınıflar mücadelesinin sorunudur. Barışa
olan özlem, devrim mücadelesinin başarıya ulaşması ile son bulacaktır.
Kadınlar! Gençler! Bugün artık barış için mücadele, eşitlik, özgürlük mücadelesiyle iç içe geçmiştir.
Sınıf mücadelesinden ayrı ve soyut bir barış mücadelesi olamaz! Ekmek yoksa, barış da yoktur.
Başta kadınlar olmak üzere tüm ötekileştirilenlerin yaşam hakkı yoksa, barış da olmaz! 1 Eylül
Dünya Barış Günü’ n de alanlarda olalım!..
Yaşasın Devrim, Yaşasın Sosyalizm
Yaşasın Avrupa Devrimci Komün Meclisleri (ADKM)
2 Eylül 2022