Faşizme Karşı, Faşistlerle Birlikle Mücadele Mümkün Mü!

Makale

Her sürecin özgünlüğü kendi içerisindedir. Bu içsellikte hem netleşme, hem ayrışma ve saflaşma
süreci de yaşanmaktadır. Mevcuda kadar hiç duyulmamış ve dillendirilmemiş çeşitli özgünlükler
çıkmaktadır karşımıza. Doğruları ve yanlışlarıyla bunları ortaya çıkarmak ve somut ve güncel
süreçlere ve gelişmelere yönelik bilinç açıklığı yaratmak için önemli bir konuya değinmemiz yerinde
olur.
Bilinir ki, herhangi bir ideolojik akıma yada onun çeşitli biçimleri- versiyonlarına karşı mücadele ve
ittifaklar, karşının azı yada çoğuyla bileşkeleri ve bulaşıklarıyla değil, aksine tam da o karşının
karşıtlarıyla ancak mümkündür. Eğer emperyalizme karşıysanız, anti- emperyalist olmak
zorundasınız. Sadece ABD emperyalizmine karşı olup da Rusya yada Çin veyahut da Almanya,
Fransa, İngiltere yada AB emperyalistleri ile kaşık atıyorsanız, anti- emperyalistliğinizde problem
var demektir. Yine ABD emperyalizmiyle bir olup diğer emperyalistlere karşı olduğunuzu iddia
ediyorsanız da aynı olumsuz durum söz konusudur.
Faşizme karşı iseniz, anti- faşist olmak zorundasınız. Burjuva ideolojisinin bir biçimi olarak faşizme
karşı iseniz, anti- faşist olmak durumundasınız. Tabi tarihsel süreçlerde bir çok ülke ve coğrafyada
ortaya çıkan faşizmin hem evrensel- genel ortak yanları hem de her birinin kendi içerisinde
özgünlükleri de söz konusu olmuştur. Bununla birlik de kendi içlerinde ideolojik ve politik olarak
şurasından burasından alınarak ve rehber edinilerek faşizmlerini değişik biçimleriyle sürdüren ve
hala keskin bir şekilde savunan faşist akımlar, parti ve hareketler, hiç de az değildir.
Genel olarak halkların, özel olarak ise devrimci ve komünistlerin, AKP- MHP faşizmine karşı, CHP-
İYİP- Zafer Partisi ve bilimum diğer faşist partiler ile birlikte ittifakı ve mücadelesi mümkün müdür?
Yakın süreçte somut ve yaşanmış gelişmeleri ele aldığımızda AKP- MHP faşizmine karşı CHP- İYİP-
Zafer Partisi ve diğerlerinin birlikte bir ittifakı ve mücadelesini görmek mümkündür. Aynı şekilde
kendilerine ilerici, demokrat, devrimci, sosyalist ve komünist diyen kimi parti ve hareketlerinde
AKP- MHP faşizmine karşı seçim süreci özgülünde dolaylı yada doğrudan veyahut da açık yada gizli
ortaklaştıkları görülmektedir. Burada tek tek parti ve hareketleri saymak ve ele almak elbette
mümkündür. Fakat amacımız sadece bir parti ve harekete odaklanmak değildir. Ki sorun ve çelişki
sadece bir parti ve hareket ile de sınırlı değildir. Bir çok parti ve hareketin özellikle de seçim
süreçlerinde daha somut olarak başgösteren ittifak ve seçim politikalarındaki anlayış ve izledikleri
siyasal çizgilerinde önemli ideolojik kırılma ve bunun üzerinden gelişen politik sapma ve yanlış
eğilimlerini de görmek mümkündür. Öylesine trajik- komik durumlar ve gelişmeler olmaktadır ki!
En değme sözde devrimci ve komünist olduğunu iddia edenlerin bile bir bakıyorsunuz, geçmişi
kanlı katliamlar ile örülü İYİP ile aynı saflarda yerini hiç utanmadan sıkılmadan alıveriyor. Yine aynı
şekilde CHP’ye faşist dedikleri halde CHP ile iş pişirebiliyor. Yada yok efendim Kılıçdaroğlu bir
kenara konulup namı diğer Dersimli Piro oluveriyor ve ilkeler bir kenara bırakılarak faşist CHP’nin
arkasına diziliveriliyor. İdeolojik poliitk kırılma ve bozulma öylesine derin ve tutarsızlık öylesine diz
boyu ki, bütün bunlar da devrimci siyaset adına yapılıveriyor. AKP- MHP faşizmi zayıflatılırken, CHP-
İYİP- Zafer Partisi faşizmi parlatılıyorsa, işte orada demokratlık da, devrimcilik de yoktur. Eğer
gerçekten faşizmin her türüne ve biçimine karşıysanız, anti- faşist olmak zorundasınız dedik ya. Eğribüğrü anlayış ve çizgilerle, burjuva oportünist uzlaşma ve pratik politikalar ile faşizme yeterince
karşı ol- a- mayacağınız gibi anti- faşist de olamazsınız. AKP- MHP faşizmine karşı, ancak CHP- İYİP-
Zafer Partisi faşizmleriyle bulaşık eğrelti bir yerde olursunuz ki, bu da anti- faşistliğinizi haklı olarak
tartıştırma ve eleştirme hakkımızı doğurmaktadır. Her kim ki AKP- MHP faşizmine karşı, CHP- İYİP-
Zafer Partisi ve bu yöndeki bilimum parti ve hareketlere iyimser bakmakta ve onlar ile kaşık
atmakta ise, gerçekte demokratik hak ve özgürlüklere doğru değil, aksi yönde burjuva paradigma
ve konseptler ile çivili tezgahlarla sınırlı bir ufka ve politikayı savunduğu pekala söylenebilir.
Kılıçdaroğlu’nun kendi partisinden bile sakınarak eli kanlı faşist Özdağ ile gizli kapaklı anlaşması ve
protokolü işin sadece önemli bir yanının ifşaısıdır o kadar. Asıl önemli ve tehlikeli olan ise faşizmin
allanıp pullandırılarak yeniden ve yeniden cilalanması ve parlatılmasıdır. Hiç olmazsa doğru taktik
politikalar ile bunun önüne belirli düzeylerde geçilebilirdi. Kendi gücümüze güvenerek ilk önce
bağımsız bayrağımızla adayımız çıkarılabilir ve an’daki süreçle birlikte ilk turun ardından daha da
güçlü hale gelebilirdik. Fakat subjektif kaygılar ve süreci doğru temelde öngöremeyen
değerlendirme ve yaklaşımların baskısıyla, daha fazla nesneleşilmiştir.
Önümüzdeki süreç- ler- de daha çok, seçimler ve ittifaklar yaşanacaktır. Anlaşma var anlaşma var,
uzlaşma var uzlaşma var, ittifak- lar var ittifak- lar var, birlik- ler var birlik- ler var. İlerici, demokrat,
devrimci, sosyalist ve komünistlerin, hem AKP- MHP faşizmine, hem de CHP- İYİP- Zafer Partisi ve
bilimum faşist parti ve hareketlere karşı, ilkeli ve tutarlı bir anlayış ve çizgi pratikleri içerisinde
olması gerekirken, AKP- MHP faşizmine karşılık adına, muhalefet pozisyonundaki düzeniçi faşist
partilere sarılmak ve on- lar- dan medet ummak, açık ki ciddi bir ideolojik politik kırılma ve
sapmadır. Faşizme ve faşizmin hemen bütün versiyonlarına karşı mücadele anlayışı ve çizgisi,
stratejik bir yaklaşımdır ve buna göre hareket etmek zorundasınız. Taktik politikalarınız da bu
stratejinize uygun olmak zorundadır. Seçim sürecinde görüldüğü ve yaşandığı gibi eğer taktik
politika- ları- nız yanlış ise, stratejinizi de kemirmekten ve başarısız olmaktan kurtulamazsınız.
Faşizme karşı olduğunuzu iddia ederken diğer bir faşizm ve öteki faşist parti- ler, alternatifiniz asla
olamaz. Hükümeti ve muhalefetiyle hakim sınıf kliklerine mensup faşist parti ve hareketler arası
çelişkilerden, tabi ki nesneleşmeden faydalanmak doğru olandır. Ancak asla on- lar- a
yedeklenmeden ve onların kuyruğuna takılmadan. Hata ve başarısızlıklarımızdan doğru dersler
çıkararak ilerlemek durumundayız. Bunun için yeterli birikime de, tecrübeye de sahibiz.
Baran Yılmaz Dilek
10 Ağustos 2023

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir